Öğretmenim Hasan Ali Yücel
Yazar: Mehmet Başaran
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
ISBN: 9789944886475
Sayfa: 211 sayfa
Basım Tarihi: 2008
Cumhuriyet dönemi aydınlanmacılığına ivme kazandıran, eğitimi kendisinden
önceki birikimi değerlendirerek, Kurtuluş Savaşı’nı sürdürme anlayışıyla
dizgeleştiren bir mavi destan, Hasan Âli Yücel…İkinci Dünya Savaşı’nın
yoklukları, sıkıntıları içinde, bir eğitim seferberliği sürdürülmektedir. Beş
yüz binden çok insan silah altındadır. Demir, çimento bulmak olanaksızdır. Ama
boş topraklara çadır kurarak işe başlayan köy çocukları, karanlıkları ışığa
kavuşturmaktadır…Başaran, işte bu benzersiz dönemi ve dönemin mimarı olan o
güzel gözlü, tok sesli öğretmeninin sesini soluğunu bugüne taşıyor …
“Milletin layık olduğu seviyeye kısa zamanda varabilmesi için büyük bir hamle lazımdı ve bu hamle ancak milletin içinden, ortasından gelirse bir sonuca götürebilirdi" diyerek yazıma başlamak istiyorum. Hasan Ali Yüceli'ninde dediği gibi milletimi kurtaracak kişi yine kendi içimizden çıkacaktır. Kitap Mehmet Başaran tarafından Hasan Ali Yücel'in bir biyografisi olarak yazılmıştır. Sırasıyla Büyük Aydınlanmacı, Bakan Yücel, El Koyduğumuz Dava, Özgürleşme Eylemi Köy Enstitüleri, Enstitülerin Kapatılması Ya Da Karşı Devrim Süreci ve Sonuç olmak üzere toplamda 6 bölümden oluşmaktadır. Kutsal bir meslek olarak gördüğümüz öğretmenlik ile konumuza başlayalım öğretmenlik bizim için ne ifade ediyor? Ülkemizin geleceği aydınlanmacı kişilere mi bağlı ,sistem olmak neyi gerektirir ? gibi sorular sanırım bize cevabı verir Köy enstitüleri ile atılan adımları yaşanan zorlukları kızların ve erkeklerin okuması gerektiğini başından geçen olayları anlatıldığı bir kitap olarak nitelendirebiliriz. Bir savaştan çıkmış ikinci savaş patlak vermiş olduğu yıllarda bir eğitim seferberliğini başlatıldı sistemin bir bütün olarak enjekte edildiği ve üstün başarılar elde edileceği zaman engel olunduğu köy enstitüler temel olarak kitapta işlenmektedir Mehmet başaran kendi hayat hikayeleri ve Hasan Ali Yüceli hayranlıkla anlatmış olduğu kitap eğitimde atılan seferberlik adımlarını köy enstitüler ile açıklamaktadır.
Kitap Mehmet Başaran'ın Hasan Ali Yücel ile tanışması ve neden ona
öğretmenim dediğini açıklamasıyla başlamaktadır. Kitapta Hasan Ali Yücel'in Köy
Enstitüleri'nin kurulması, işleyişi ve kapatılması sürecinde yaptığı çalışmalar
anlatılmakta ve okurlara Hasan Ali Yücel'in kişiliği ve karakteri hakkında
önemli bilgiler sunulmakta ve dönemin siyasi havası oldukça açıklayıcı şekilde
yansıtılmaktadır. Hasan Ali Yücel'in Köy Enstitüleri'nin açılması ve
yayılmasında çok önemli çalışmaları olmuştur. Dönemin İnönü gibi önemli siyasetçilerinden
başta büyük destek gören bu çalışma aynı zamanda politiklerin belli bir kesimi
tarafından muhalefete maruz kalmıştır. Köy Enstitüleri yalnızca köy okulları ya
da öğretmen okulları değildir. Köydeki çocukların yaparak yaşayarak öğrendiği,
öğrendiği bilgileri köy halkına aktardığı ve marangozluk, terzilik, ziraat gibi
birçok uygulamalı derslerin bulunduğu bir enstitüdür. Köy Enstitüleri'nde
özellikle okuma çalışmalarına çok büyük önem verilmiştir. Hasan Ali Yücel
bakanlığı boyunca birçok önemli tercüme çalışmaları olmuş 500 civarı eser
tercüme edilmiş ve bu okullarda da okutulmuştur. Kitapta bu önemli çalışmalar
ve enstitülere bakış açısı bizzat bir enstitülü tarafından yapıldığından kitap
okurlara farklı bir bakış açısı sunmaktadır. Kitapta Hasan Ali Yücel'in bazı
yazışmalarının orijinal hallerinin ve dönem fotoğraflarının yer alması dönemin
havasını yansıtmak açısından başarılıdır. Hasan Ali Yücel'in yazdığı şiirlerin
ve deyişlerin yer alması onu sadece bakan olarak değil aynı zamanda bir şair olarak
da değerlendirebilmemize olanak sağlamaktadır. Hasan Ali Yücel her zaman
doğrunun yanında olmuş, hakkında çıkan iftiralara rağmen edebini bozmamış,
eğitim sistemi ve ülkesi için en iyi olduğuna inandığı dava hakkında uğraşmış
biri karakterdir ve etkileri yadsınamaz. Kitapta aynı zamanda Köy
Enstitüleri'nin kurulmasında emeği büyük olan İsmail Hakkı Tonguç'tan da yer
yer bahsedilmektedir. Yazar dönemin siyasi çehresinden de oldukça geniş
bahsetmektedir. Köy Enstitüleri kurulurken destek olan siyasetçilerin daha
sonrasında propaganda ve arkası boş iddialarla kapatılırken bilerek
sustuklarını ve bu enstitülerin siyasette oy kazanılmak için kullanıldığını
anlatan yazar dönemin siyasi havasını oldukça iyi yansıtmıştır. Köy Enstitüleri
kapatıldıktan sonra yapılan 60 darbesi ve darbenin sonrasında yazarın ve
dönemdeki kişilerin darbeye bakış açısı da kitapta yansıtılmıştır. Son olarak
değerlendirme yaparak kitabı bitirmiştir
Kitap Hakkındaki Görüşlerim
Mehmet Başaran tarafından yazılan kitap anlaşılır bil dil ile yazılmıştır..
Hasan Ali Yücel'in biyografisi olarak yazılan bu kitapta Yücel'in bakanlık
dönemi ve yaptığı işler, şair ve öğretmen yönleri, kişiliği ve karakteri
hakkında oldukça tatmin edici bilgiler yer almaktadır. Ayrıca Yücel'in kendi
ağzından yazı ve şiirleriyle onu daha yakından tanımamıza olanak sağlamaktadır.
Yazar dışında başka kişilerin de Yücel hakkında bazı düşüncelerine yer
verilmiştir.
Eleştirilerime gelecek olursam bir biyografi olarak yetersiz bulduğumu
söyleyebilirim. Yücel'in çocukluk yılları, ailesi, toplumsal çevresi, öğrenim
hayatı hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Daha çok yetişkinlik döneminde
yaptığı işlerden bahsedilmiştir. Ayrıca kitap 6 bölümden oluşmakta olsa da
bölümler arasında bir düzenleme, bulunmamaktadır. Bilgiler oldukça
dağınık şekilde yer almaktadırlar.
Kitapta en etkilendiğim bölüm ise
Ali Çuhadar, Anadolu bozkırından,
Çorum’un bir köyünden Hasanoğlan’a
öğrenci olarak gelir. Öğretmeni ona basımevinin sobasını yakma görevi verir. Yakıt kömürdür. Ali, köyünde tezek,
odun yakar. Kömürü öğretmeni anlatmıştır ama nasıl yakılacağını bilmez.
Çocuk acemi. Kömürü sobaya doldurur, altından kibriti çakar, kömür bir türlü yanmaz.
Bir kutu kibrit biter ama çocuk sobayı yakamaz. Odada bulunan orta yaşlı
bir adam küçük Ali’yi izler ve;
"Oğlum, sobayı yakamadın. Beraber yakalım mı?" der.
Ali, öğretmenine mahcup olmamak için odadaki adamın teklifini hemen kabul eder.
Çorum’un bir köyünden Hasanoğlan’a
öğrenci olarak gelir. Öğretmeni ona basımevinin sobasını yakma görevi verir. Yakıt kömürdür. Ali, köyünde tezek,
odun yakar. Kömürü öğretmeni anlatmıştır ama nasıl yakılacağını bilmez.
Çocuk acemi. Kömürü sobaya doldurur, altından kibriti çakar, kömür bir türlü yanmaz.
Bir kutu kibrit biter ama çocuk sobayı yakamaz. Odada bulunan orta yaşlı
bir adam küçük Ali’yi izler ve;
"Oğlum, sobayı yakamadın. Beraber yakalım mı?" der.
Ali, öğretmenine mahcup olmamak için odadaki adamın teklifini hemen kabul eder.
İçten içe çok sevinir.
Kömürü birlikte boşaltırlar.
Adam: "Bak oğlum, şu köşede tahta parçaları var, onları getir. Orada keser var, onu da getir."
Getirilir ve tahtalar birlikte kırılır, sobaya yerleştirilir.
Kömürü birlikte boşaltırlar.
Adam: "Bak oğlum, şu köşede tahta parçaları var, onları getir. Orada keser var, onu da getir."
Getirilir ve tahtalar birlikte kırılır, sobaya yerleştirilir.
Aralarına kağıt konur.
Ve kibrit çakılır kağıtlar anında tutuşur.
Adam: "Nerelisin?"
Ali Çuhadar: "Çorumluyum, amca."
Adam: "Kızlar da geldi mi?"
Ali Çuhadar: "Gelmedi amca."
Odunlar iyice tutuşur odadaki adam bir kürek kömürü sobaya koyar.
O sırada okulla ilgili sorular da sorulur Ali Çuhadar'a...
Ve adam, Ali'ye bir kürek kömür attırır ve soba yanmaya devam eder.
Ali Çuhadar, odadaki adamın bir an önce gitmesini ve öğretmeninin başarıyla sobayı yaktığını görmesini ister.
Tam o sırada soba yakma görevini veren öğretmen içeri girer.
Odadaki adamı görünce "hazır ola" geçer.
Ali şaşırır...
Adam; "Allaha ısmarladık" diyerek Ali'nin
elini sıkar ve dışarı çıkarken Ali merak içinde öğretmenin ceketini çekiştirir ve "BU AMCA KİM?" diye sorar..
Öğretmenin cevabı:
Hasan Ali Yücel, oğlum. Milli Eğitim Bakanımız.
Okulumuzu ziyarete gelmiş.
Ve kibrit çakılır kağıtlar anında tutuşur.
Adam: "Nerelisin?"
Ali Çuhadar: "Çorumluyum, amca."
Adam: "Kızlar da geldi mi?"
Ali Çuhadar: "Gelmedi amca."
Odunlar iyice tutuşur odadaki adam bir kürek kömürü sobaya koyar.
O sırada okulla ilgili sorular da sorulur Ali Çuhadar'a...
Ve adam, Ali'ye bir kürek kömür attırır ve soba yanmaya devam eder.
Ali Çuhadar, odadaki adamın bir an önce gitmesini ve öğretmeninin başarıyla sobayı yaktığını görmesini ister.
Tam o sırada soba yakma görevini veren öğretmen içeri girer.
Odadaki adamı görünce "hazır ola" geçer.
Ali şaşırır...
Adam; "Allaha ısmarladık" diyerek Ali'nin
elini sıkar ve dışarı çıkarken Ali merak içinde öğretmenin ceketini çekiştirir ve "BU AMCA KİM?" diye sorar..
Öğretmenin cevabı:
Hasan Ali Yücel, oğlum. Milli Eğitim Bakanımız.
Okulumuzu ziyarete gelmiş.
Düşünki bir mili eğitim bakanı size soba yakmayı öğretiyor ve yardım ediyor
Anadolu'nun ücra bir köşesinde tabi siz onun milli eğitim bakanı olduğunun
farkında bile değilsiniz sadece içinizden ne kadar şefkatli bir insan diyerek anıyorsunuz yani sonuca bağlamak gerekirse kişinin kalitesi makam mevki
değil insaniyetlik vatan aşkı sayı ve sevgisi olduğunu buradan çıkarım yapmamız
gerekmekte hepimiz insanız ama hepimiz melek değiliz bu yüzde eğitimimizin
gelişmesi ve geleceği inşa etmek adına hepimiz taşın altına elimizi koymalıyız
sorumluluktan kaçmamalıyız bu kitaptan anlayacağımız gibi ülkenin dört bir
tarafına eğitim götürmek için yargılanan insanların dışlanan insanların
vatanına milletine sırtına dönmeden çilelere katlanmalarının öyküsünü dinlemiş
bulunmaktayız. Bu gelecek hepimizin hepimiz daha çok çalışmalı daha çok
sorumluluk almalıyız bir öğretmen adayı olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün
dediği gibi öğretmenler gelecek nesil sizin eseriniz olacaktır diyerek sözlerimi
tamamlıyorum, saygı ve selamlarımla hoşça kalın…

Hasan Ali Yücel gibi aydın insanın kitabı olması çok güzel eski millî eğitim bakanı, Köy Enstitüleri'nin kurucusu bu insanın kitabı gerçekten çok etkileyici, bir eğitimcinin örnek alması gereken insanların başında geliyor. Yazar çok güzel Hasan Ali Yücelin, eğitimde nasıl başarılı olduğunu, ne zorluklar çektiğini, bu yolda nasıl yürüdüğünü anlatmış okunulması gerek bir kitap.
YanıtlaSilBir toplumu-halkı yine toplumun kendisi kurtarır. Bu durum bana göre eğitim ile mümkün olur. Her bireyin ayrım olmaksızın eğitim almaya hakkı vardır ve almalıdır. Kitapta Köy Enstitülerinde verilen eğitime destek olan Hasan Ali YÜCEL'in yaptıkları ve yaşadıkları beni çok etkiledi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil