ÖGRETMEN OLMAK
“Bir
Can’a Dokunmak”
“Doğan
Cüceloğlu ve İrfan Erdoğan, bu kitapta genç fidanları taptaze umutlara
dönüştüren öğretmenlerimizi konuşuyorlar.
Eğitim ve öğretmenlik hakkında bugüne kadar biriktirdikleri kuramsal, tarihsel
ve güncel fikirlerini paylaşmak üzere bir araya gelen Doğan Cüceloğlu ve İrfan
Erdoğan, uzun soluklu bir yol arkadaşlığı kurdular. Yaklaşık bir yıla yayılan
bir zaman dilimi içinde, sadece İstanbul`da değil, Türkiye`nin çeşitli
kentlerinde "öğretmen"i konuştular, tartıştılar ve bütün bu
kayıtları, elinizdeki kitabın malzemesini teşkil edecek şekilde düzenlediler.”
Kitap Adı :
Öğretmen Olmak (Bir Can'a Dokunmak)
Sayfa
Sayısı:208
Yazar
:Doğan Cüceloğlu,&İrfan Erdoğan
ISBN:
9786053743774
Boyutlar:
Kapak14x21, Karton Kapak
Yayın evi :
Final Kültür Sanat Yayınları / 2013
En son
basım : 21 Baskı
Özet
"Öğretmen
olmak, öğretmenlik yapmayı aşmak demektir." diyor Doğan Cüceloğlu ve
"Bir öğretmenin mesleki yaşamının en önemli işlevi, öğrencilerin yaşamında
güçlü bir tanık olarak yer alması ve öyle kalabilmesidir." diye ekliyor
İrfan Erdoğan" Öğretmen olmak yürek işidir. Eğitimci olmak adanmışlık
ister, diyerek yazıma başlamak istiyorum. Öğretmenliğin ve öğretmenlerin sıkça
tartışıldığı bu günlerde okunması gereken iyi bir kitaptır. Ben ise bu kitabın
tüm öğretmen adaylarına okutulması gerektiğini düşünmekteyim. Doğan Cüceloğlu
ve İrfan Erdoğan ikilisinin diyaloğu ile oluşan öğretmen olmak ile öğretmenlik
yapmak arasındaki farkı ortaya koymaktadır. Kitapta öğretmenlik üzerine
hoş bir sohbet yer almakta ve gerçek bir öğretmenin yapması gerekenlerden söz
edilmektedir… Kitabın en önemli özelliği öğretmenlere yönelik olmasıdır.
Öğretmen olmayanlar ise bu kitabı okuyarak belki öğretmenler hakkındaki
düşüncelerini geliştirebilirler. Öğretmen olmanın derse girip çıkmak olmadığını
gösteren bu kitabın içeriği dopdoludur. Kitap özellikle ilk üç bölümüyle dahi
ilgi çekicidir. “Eğitim ve Öğretmen”, “Öğretmen
Olmak” ve “Kim Öğretmen Olabilir? ”bölümleriyle kitabın genel yapısı
başlangıçta ortaya konmuştur. Bu üç bölümü saymazsak kitapta yaklaşık 15-16
farklı bölüm daha yer almaktadır. Kitabın her bölümü birbirinden dolu konuşmalara
ve fikirlere sahiptir. Yoldan birisini çevirsek ve öğretmenlik mesleğinin ona
ne anlattığını sorsak alacağımız cevap mesleğin kendisiyle ilgili değil sunduğu
imkanlara yönelik olabilir. Bunun sorumlusu toplumun kendisi olsa bile
öğretmenlik gün geçtikçe zorlaşan bir meslek haline dönüşmektedir. Yeni
öğretmen adayları hazır olmadan öğretmenliğe adım atmakta, kendi geleceklerini
ve aynı zamanda çocukların geleceklerini tehlikeye atmaktadırlar. Bu
eserin öğretmen adayları tarafından okunması ve hatta öğretmen olmak isteyenler
tarafından okunması gerekir. Onlar için son derece öğretici ve yol gösterici
bir kitaptır. Öğretmen olmak ile öğretmenlik yapmak arasındaki farkın
anlaşılması için son derece kıymetli bir eser olduğunu yinelemeliyim. Bir
parantezi ise öğretmenlikle alakası olmayan kişiler için açmalıyım. Bu kitap,
sağda solda öğretmenliği tartışırken, en azından “kolay
meslek” ithafında bulunurken daha dikkatli olmak gerektiğini
aşılamaktadır. Kitabın en önemli özelliği ise tereddütsüz düşünmeye sevk etmesi,
keyifle okunabilecek bir dilde yazılmasıdır. Kitapta öğretmen olmak ile
öğretmenlik yapmak kavramları çok incelikli olarak irdeleniyor. Bu ikisinin
farklı şeyler olduğunu anlamamızı sağlıyor... Türkiye'de eğitimde çerçeve
yoksunluğu sorununa değinen kitap öğretmeni bir insan olarak ele alıyor ve
sistemin onu müfredatlar ve yaptırımlarla mekanikleştirmesine; öğretmenlik
yapmaya sevk etmesine baş kaldırıyor... Öğretmen insan olduğu gibi öğrencisi de
insandır ve bir varoluşu vardır. Doğal olarak eğitimin öznesi hem öğretmen hem
de öğrencidir. Kitapta da eğitim; öznesi öğretmen ve öğrenci olan bir cümleye
benzetiliyor. Öğretmenin bilim insanı ve filozof olduğunu bize söyleyen kitap
öğretmenin ev, aile, mahalle hayatına da oldukça doğal bir bakış açısıyla
değiniyor. Öğretmenin kendinden hareket etmesi, tanıklığı ve öğretmenler için
çağımızın özgürleşme sorunu gibi kavramlar tartışılıyor. Anlayacağınız o ki bir
bütün olarak, bir insan olarak büyük resmin içinde öğretmen olmak her
şeyiyle ele alınıyor. Bu kitabın temel hazırlanış biçimi, ana
düşüncesi eğitim sisteminin en önemli
ögesinin öğretmen olduğunu vurgulamaktır, nedeni ise söyle
açıklayabiliriz son dönemlerde sınıf ortamlarına, okula,
teknolojiyi; öğretmen dışındaki her
ortamın iyileştirilmesi yapılıyor fakat istenen başarı yakalanamıyor
buradaki temel prensibin gerçek öğretmen anlayışının
olması gerektiğini belirmek isterim. Kitapta da belirtiği gibi
eğitime ayrılan kaynakların artırılması müfredatlarını değiştirilmesi, yeni
okullar ve dersliklerin yapılması teknolojik donanımların iyileştirilmesi...
Bize göre bunlardan hiçbiri eğitim sisteminin kaderini etkilemede
"öğretmenler" kadar etkili değildirler. Öğretmenliğin hayatın her
alanında olgunu evde bir anneyken yoldan giderken bir babayken iş yerinde
yöneticilik yaparken siyası liderlik yaparken aslında hep bir öğretmenlik ruhu
içerisindeydik. Resmi bir bütün olarak
algılarsak geleceğimizi şekillendirmemiz iyi öğretmen yetiştirmeden
geçtiğini belirtmek isterim ve öğretmelere daha fazla değer verilmesi
gerektiğini, özgürce hareket etmelerin sağlanması gerektiği görüşündeyim.
Kitapta en öne çıkan mesele öğretmenlik yapmak ve öğretmen olmak kavramları
arasındaki ince ayrım. Bu meselenin kitabın ana felsefesini oluşturduğunu
söyleyebilirim Öğretmen olmak ve öğretmenlik yapmak arasındaki farkı nedir?
Diye sorarsanız kitaba göre söyle bir cevap vermem gerekir herhâlde; Olmak,
adanmayı gerektiren ve çağrıştıran bir fiil iken; yapmayı, görev addedilen
şeylerin yerine getirilmesi olarak görüyoruz. Öğretmenlik, polislik, valilik
vazife olarak addedilirse yapılır. Vazifenin ötesinde fedakarlık ve adanmışlık
olarak görülürse olunur, yani öğretmen olunur, polis olunur, vali olunur. Olma
ile yapma arasındaki ince çizgiyi herkes kendi hayatında görebilir. Olma
ve yapma kavramlarını birbirinden ayrıştırarak, bireylerin kendi kendilerine
ayna tutabileceklerini düşünüyorum. Bu iki kavramı kullanarak herkes kendi
sorgulamasını gerçekleştirebilir. Öğretmenlik yapılmaz, öğretmen olunur.
Öğretmenlik yapmak sadece müfredatı anlatıp görevini yapmak demek değildir.
Öğretmen öğrencisini sadece dersini dinlemeye gelen bir yüz olarak değil
hayatını değiştireceği bir can olarak ele almalı, sevgi ve saygıyla onun da bir
birey olduğunun bilincinde olarak davranmalıdır. Kitap hakkında düşüncelerime
gelirsek; Kitabı okudukça yalnızca öğretmenler için değil, aslında her birey
için bir tür kişisel gelişim kitabı olduğunu da fark
ediyoruz. Öğretmenlere ve kendini "öğretmen olmaya" adayanlara
kesinlikle tavsiye ediyorum. Kitap öğretmenin hayatının her alanının hatta çok
önemsemediği detayların bile bir çocuk için ne kadar değerli ve karakterinin
oturmasına etkili olduğunu anlatıyor.
Beni en çok
etkileyen noktalardan biri de toplumun ve bulunduğumuz eğitim sisteminin
öğretmene verdiği değerin günden güne maalesef değişmesidir. Umuyorum ki bu
kıymetli eğitimcilerimiz hoş sohbetleriyle birçok öğretmenimize ışık olur ve
birçoğumuz da sesi olur. Sıkılmadan okuyabileceğiniz kendinize ayna
tutabileceğiniz bir kitap olmasının yanında anıları ve hikayeleri gözünüzde canlandıra bileceğiniz bir kitaptır. Kütüphanenizde küçük bir yer ayırmanız dileğiyle...

Bana göre öğretmenlik bir meslek değildir. Çünkü; öğretmenlerin uğraştıkları makineler değil insanlardır. Bu nedenle emek verilecek ve istenerek yapılacak bir faaliyettir. Öğretmenler öğrencilere sadece eğitim vermemeli ve sadece müfredatı uygulamamalıdır. Her öğretmen, öğrencilerinin yaşantısında bir iz bırakmalıdır. Okuduğum özet bana öğretmenliğin bir meslek olarak değil insani bir faaliyet olarak nitelendirilmesi gerektiğini gösterdi. Bizde geleceğin öğretmenleri olarak öğrencilerimizi bir nesne olarak değil bir birey olarak görmeli ve eğitimimizi bu doğrultuda vermeliyiz.
YanıtlaSil